google-site-verification=Q6ZwQRXiOaJnqS-cgg4nFfP_c10yadaNmmrIUXuvb9w Şubat 2009 | aylak abaküs*



Icon
Icon
Icon
Icon
Icon
Icon

Matematik Hastalığı ve Tedavisi

Cumartesi, Şubat 21, 2009
2 elemanlı yorum kümesi
Matematik öğrenemiyorsanız dikkat! Matematiksel yöntemleri kavrayamayan öğrencilerin, elbetteki bu formüller yığınının gelecekte ne işlerine yarayacağını sorgulaması doğal değil mi? O halde asıl sorun, bu dersin nasıl sevdirileceğinde. Derslerinde öğrenme sorunları yaşayıp duran bir X sayısının yazdığı bir mektup. Hüzn-ü komik satırlar, cebirsel olmayan duygusal ifadeler, basit bir hastalık ve tedavisi...


Sevgili Doktor Online,

Beni hatırladınız mı? Bendeniz daha çiçeği burnunda matematik işlemlerinde yer alan x sayısıyım. Yolun başında olduğumu siz de farkına varmıştınız. Henüz matematikteki işlemlerin varlığına anlam verememişken, kendimi çarpmalar ve bölmeler arasında buldum.

Uf, hala mı hatırlamadınız? Hani bana, Dyscalculia tanısı koyduğunuz zaman yanımdakilerin, “Hani bana, hani bana?” sorularına maruz kalmış ve onlara durumu açıklamak zorunda kalmıştınız. İşte matematik öğrenme bozukluğu şeklinde Türkçe konuşmuştunuz. Onlar da şaşırıp kalmış, sahip oldukları Türkçe kelimelerine inanamamışlardı. Zaten yanımdakilerle çalışırken zorluk yaşıyordum, şimdi bunu öğrendikten sonra iyice üzerime geleceklerdi.

Siz de biliyorsunuz ki, birçoğunun sembolünü karıştırıp duruyordum. Birçok sembol arasında kendimi ıssız adam buluyordum. Üstelik ıssız bir adaya düşmek istemiyor, düşsem bile yanıma dört işlemden birini almak istemiyordum. Zaten alsam bile başıma geleceklerden habersizdim. Aklımdan basit işlemleri bile yapamıyordum. Doğru yolda gitsem bile yönümü bulamıyordum. Dahası, içinde sayı geçen öğrenmeler bana ıssız adalar kadar uzaktı.

Hastalık belirtileri olduğunu tahmin ettiğim bütün bunları, nefes almadan anlatmama rağmen bana test uyguladınız. Neyse ki, test sonuçları istediğim çıktı da, biraz olsun sizi inandırabildim.




Şimdi sizin önerdiğiniz matematik oyununu oynuyordum. Cebir ile ilgili boyadığım resimler, yaptığım çizimler hep yanımdaydı. Öncesinde yüksek sesle, “Yüksek yüksek tepelere” şarkısı yerine problem söylüyordum. Problemlerim hep günlük hayattan oluyordu. Hemen hepsi süslü püslü kağıtların üzerindeydi. En azından okuldaki sıkıcı öğretim metotlarından kurtulmuştum. Mutluydum. Hastalık tedavisi tüm süratle devam ediyordu.



Birkaç hafta sonra iyileşeceğimi düşünüyorum. Öğretmenlerim gibi zeka seviyemin düşük olmadığına inandığınız için de teşekkürler. Yine yanımda aynı sayılar olacaktır. Bu sefer onları şaşırtacağım!

Tedavi sırasında X'in Okuduğu Kitap:



Matematik Yaramazdır!



14 Şubat Sevgililer Günü ve Yüz Geometrisi

Çarşamba, Şubat 11, 2009
5 elemanlı yorum kümesi
14 Şubat Sevgililer Günü öncesine kadar, aşina olduğunuz bir sevgili yüzüne şöyle bir bakın. Bu yüzü bir gün değil, her gün hatırlamanızı sağlayan nedir? Elbette aklımıza anılar değil, biyometri gelecek. Biyometrik Sistemler öncesine kadar tıptaki istatistiksel ve matematiksel yöntemlerin açıklanması için sıklıkla kullanılıyordu. Ama tabi, şimdilerde bu terim, insanın biyolojik farklılıklarını kullanarak, kimlik tanıma sistemleri için de kullanılmaktadır. Biyolojik farklılıklar olarak: parmak izi, yüz, el yazısı, DNA ve ses örnek verilebilir.

Masal bu ya, Külkedisi saat tam da on iki de aklı başına gelmiş, evde olması gerektiğini hatırlamış. “Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından ama, Külkedisi bir an bile durmadan koşup durmuş, Hülya Koçyiğit gibi oradan uzaklaşmış. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş. İşte o ayakkabının diğer teki sarayın merdivenlerinde buluvermişler. Sonra da bu ayakkabı sayesinde prensese ulaşılmış.

Gördüğünüz gibi prensin yüz geometrisinden haberi bile yokmuş. (Gerçi prensin 14 Şubat'tan da haberi olduğundan emin değilim.) Boş yere ayakkabıyı bir sürü ayakta deneyerek, pis ayakların kokusuna maruz kalmış. Güzel prenseslerin diğer insanlardan yüz geometrileriyle farklılık gösterir, elbette. Yüz geometrisi sayesinde prenses burunları, dudakları ve gözleri; sadece güzelliğin kimliğini doğruluyor.


Yüzümüz, tek yumurta ikizleri hariç her prenseste farklı özellikler gösterir ve bu yüzden ayırt edici bir özellik olarak şurada, burada ve otomasyonda kullanılabilir. Ama tabi, yüz tanıma, parmak izi tanımadan pek zor işlemleri gerektiren bir teknolojidir. Her ne kadar çeşitli araştırmalarla belli bir noktaya gelinse de, insan beyninin ulaştığı seviyelerin çok gerisinde kalındığı tüm bilim adamları tarafından kabul edilmektedir.

Bu arada günler geçtikçe daha fazla insan, yüz geometrisinin tasarlanmasına ve azıcık da düzeltilmesine giderek daha çok para ve biraz da zaman harcıyor. Estetik ameliyatı olma baskısı, moda, sağlık ve magazin sayfalarının dayattıkları, tv’de karşımıza çıkan şovlar ve pespembe dizilerle pekiştiriliyor.

Baştan anlaşalım, estetik cerrahide burun ameliyatları pek zor müdahaleler olarak kabul etmeliyiz. Cerrah dediğin bu konuda, biraz teknik açıdan deneyimli biraz da sanatsal açıdan yetenekli olmalı. Burun estetiği uygulamaları kişiye özel biçimlendirilmelidir. Yüz geometrisinin kişisel olması gerekir, evet.

Yazının sonunda sizin veya sevgilinizin yüzünü resimdeki gibi değiştirme fırsatı sunuyoruz. Aynada gördüğünüz geometriden sıkılanlara, yearbook!

(*)

Sitenin yazarı

Erdinç Korkmaz