-Affedersiniz, saatiniz kaç acaba?
Zaman hemen her şeyden değerli olabilirdi; mesela bizlere durmadan gülümseyen fenerbahçe atkılı kardanadamlardan, bizi uçurup duran kızaklardan, beş parmağımızı birbirinden ayırmadan seven eldivenlerden. Bunun bilincinde olan birçok insan bu zaman sayacını bir süre sonra yanında taşıyabilir, yerli yersiz gelen bu tip sorulara çekinmeden yanıt verebilirdi. İşte saatlerin diğer ziynet eşyalarıyla olan dostluğu böylece başlamıştı ve bitecek gibi gözükmüyordu. Tabi onlar arasında farklı bir yere sahipti. Bir kere göz önündeydi ve en az bir popstar kadar popülerdi yani en azından bir adet Tarkan kadar konuşuluyor, laf arasında geçiyordu.
Saatleri bir kimlik ve statü göstergesi olarak kullanan insanlar da vardı mesela. Ben çok küçükken, yeni alınan her saat mutlaka diğer insanlara gösterilmeliydi ve çok geçmeden şaşkın bakışlarla karşılanmalıydı. Bir keresinde bizim kadar küçük bir kız arkadaşımız yeni bir japon kol saatiyle sahne almıştı, halbuki sesinin güzel olmadığını herkes gibi kendisi de biliyor olmalıydı. Tabi derken ilgiyi yeni aldığı bu alete çekmeye başlamıştı. Bir süre sonra da biz izleyicileri unutup, şarkısını sadece saatine söylemeye başlamıştı. Beklediğimiz el figürleri veya ufak bir dans gösterisi şarkı bitene kadar gelmemişti. Ama olsundu, saatiyle mutlu olan bir kız çocuğunu izlemenin ne demek olduğunu biraz olsun anlamıştık ve bu bile hoşumuza gitmişti.
-Hesap makineli saati olan var mı?
Zaman her şeyi değiştirdiği gibi saatlerin görünüşünü ve özelliklerini de başka bir hale getiriyordu. Saatler, gün boyu zamanla birlikte dolaşmasına rağmen nasıl olabiliyordu bütün bunlar? Bu büyük şaşırtıcı hüner, saatleri şaşırttığı gibi hesap makinelerini de şaşırtıyor olmalıydı. Tabi, bir araya gelmekten memnun olmalıydılar, yoksa birlikte nasıl bir ömür geçinebilirlerdi, aralarında sevgi ve sadakat olmasa. İşte bu ikisi yani sevgi ve sadakat, kollarda yer aldıktan sonra derslerde dört işlemin pek bir anlamı kalmamıştı. Bu durumda öğretmenler zamana yenik düşüyor olamazlar mıydı? Hemen bu tip saatler tez vakitte yasaklanmalıydı. Bu kurala herkes uymalıydı, uymayanlar zihinden işlem yapma yeteneği kazanmalıydı ya da en azından parmaklarıyla aritmetik faaliyetlerini yapmalıydı.
-Arkadaşlar aranızda bu saati sevmeyen var mı?
Bu saatin kimin tarafından tasarlandığından emin değilim, ama fikir sahibinin cebir sever biri olduğu su götürmez bir gerçek. Tabi görüldüğü gibi bizlere zamanı söylerken birtakım küçük işlemler yapmamızı istemesi hayli eğlenceli. Hem sonra basit bir alet takımıyla biz de buna benzer bir saat tasarlayabiliriz. Ben başladım bile. Mesela 1'in yerinde a üssü sıfır yer alabilir. Bunu bulduğuma göre diğerlerini de bulabilirim. [vesile]