Köşegenlerim içimdeki şu derin boşluğu doldurdu sanki. Onlara şarkılar söylüyorum gitmesinler diye, onlarla hep sohbet ediyorum, gitar çalabilsem heralde onlara gitar çalarak şarkılar söylerdim, ama sanırım masallarımı da seviyorlar. Bence asalları sevmek daha mantıklıydı oysa (al bir de burdan yak)...
Düşünüyorum da bir de ellerimle ayaklarım olsaydı o zaman benden mutlusu olmazdı matematik dünyasında...
Bazen de üzerimde taralı alanlar oluşturup bunların da üzerine 'A' , '2A', '4A' gibi şeyler yazıyorlar. Soru oluyormuşum... Oysa ben hep cevap olmak isterdim, bir belirsizlikte ben olmamak isterdim. Merak edenler bana sorsaydı o alanı, şıp diye cevabı verirdim. Neden şaşırıyorsun ki? Ben integral hesabı bile biliyorum, böyle alanları bilmek benim için çocuk oyuncağı. Ama tüm bunlar bir dikdörtgen olarak hayata sıkı sıkıya bağlanmama sebep olmuyor ne yazık ki...
Mesela geçenlerde İstanbul'a Evanescence gelmiş, gidemedim. E kim konserde matematik çalışır, haklılar tabii.
Zaten gitsem de bir anlamı olmazdı, zıplayamıyorum ki...
Çok üç noktalı bir yazı oldu, galiba ben hayalperest bir dikdörtgenim, fazlası değil.
(fea)