google-site-verification=Q6ZwQRXiOaJnqS-cgg4nFfP_c10yadaNmmrIUXuvb9w 2009 | aylak abaküs*



Icon
Icon
Icon
Icon
Icon
Icon

Zeka oyunu: Kakuro

Cumartesi, Mart 28, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Zeka Oyunları- Japonlar tarafından geliştirildiğini, herkesin açık açık ilk bunu söylediğini ve tüm dünyada yoğun ilgi gördüğünü baştan kabul edelim. Kakuro için, mantıklı bir şey söylemek gerekirse, en başından bir mantık matematik oyunu olduğu doğru. Zekanızı herkesin önünde sergileme fırsatı verdiği de doğru.

kakuro oyunu aynı sudoku gibi diyagramdaki kutucukları dolduruyorsunuz. ancak bu sefer durum biraz farklı. kakuro da her sütunda farklı rakamlar olması kadar o sütunda dolduracağınız rakamların toplamı da önemli. doldurmanız geren rakamların toplamı o sütunun üzerinde verilmiş oluyor. [kakuro vs]


Nasıl Oynanır?

Tabloya yerleştirilmiş sayıların karşısındaki ve sağındaki boş hücrelere, o sayının toplamına eşit olacak şekilde 1'den 9'a kadar rakamları yerleştireceksiniz. Sayıların toplamına ulaşmaya çalışırken her rakamı yalnız bir kere kullanmalısınız.

Kakuro'daki başarının pozitif enerji verdiğini ve insan psikolojisine iyi geldiğini de unutmayın.
Bol şanslar! (Tabi, zekasına pek güvenemeyenlere!)

Geometrik şekiller ile oyun oyna!

Perşembe, Mart 19, 2009
0 elemanlı yorum kümesi

Blog- Sizlere sunulan çizgilerle farklı geometrik şekiller oluşturmak mümkün. Yaratıcılığına güvenen pek çok kimse gibi sizin de sazan gibi atlamanızı bekliyoruz. Yapmanız gerekenleri söyleyelim hemen. Oyun sitesinde sizlere verilen ağırlık ve yayları bir araya getirmek. Yaratığınız sizin isteğinize bağlı olarak türlü numaralarla hareket etmeye başlıyor.

ilginç hediyeler pi'li

Salı, Mart 17, 2009
3 elemanlı yorum kümesi
İlginç hediyeler, Dünya Pi Günü için düşünülmüş. Pek çok kimsenin hafızalarında yer etmiş bu büyüleyici matematik sabiti için neler düşünülmüş neler!

Pi sayısı öyle sevilmeyecek biri değildir. şaşırmaya pek alışık olmayan, hep mantığının sesini dinleyen sıkıcı matematikçileri bile heyecanlandırır çünkü, pi sonsuzdur. en az uzay kadar.

Duvar Saati: Pi sayısının her anımızda aklımıza gelsin istermişiz. Üstelik gözümüzün önünden ayrılmasın diye onu tutup duvara asarmışız. İşte yandaki gibi bir saatin üzerinde sayıların yerini pi almış. Bir tane kalem pille çalışırmış. Evimizin ve ofimizin dekoruna pek uygunmuş. Plastik siyah bir çember etrafına sarılmış. Çemberin çevresini çabucak hesaplamaya girişilmeyecekmiş. Falan filan.


Rozet: Yakamıza takıp eşe dosta arz-ı endam etme fırsatını bizlere sunuyorlarmış. Kıyafetlerimize pek uygunmuş. Bunu yakamıza takıp çember alanların üzerinde atlayıp zıplarmışız.




Kupa: Pi'li haliyle tutulması pek kolaymış. İçilen kahvelerin tadı üçü nokta on dördü bir aradaymış, üstüne içilen çayların tadı dört dörtlük değil 3,14'lükmüş. Bulaşık makineleriyle dostmuş.

Dost başa, düşman pi'ye baksın diye düşünülmüş bir pi ayakkabı çalışması. Düşmanlarımızın birer matematik tutkunu oldukları kimin aklına gelebilirdi! Hatta güzel güzel adımlarla ilerliyor, converse gençliğinden sonra yeni bir akım vaat ediyor. Bir de tabi, çember ve daire sorularını ayak üstü çözmek isteyenlere için ideal!


Pi tabağı ile çember şeklinde olan pastalar servis edilebilir. Çokta anlamlı olur.


Sonsuzluğu hatırlatan pi'nin yanında bunlar pek ilginç sayılmaz :)

Kristal Kar Tanesi Röportajı

Cuma, Mart 13, 2009
3 elemanlı yorum kümesi

Neredeyse 0,1 milimetre çapındaki buz kristalleri soğuktan birbirlerine yapışarak kar tanelerini oluştururlar. Hafiflikleri nedeniyle yere o kadar yavaş inerler ki 3000 metreden inmeleri 2 saat alabilir. Sizin uykunuz gelmeden ve kar taneleri havadan yere düşüne kadar söyleyelim: Hepsinin içinde geometrik şekiller saklıdır. Elimizde eriyip gitmeden onları farketmemiz gerekir.


Sevgili kar tanesi, kendinizi nur tanesi veya annenizin bir tanesi olarak görüyor musunuz?

(gülüşmeler) doğrusu bütün bunları düşünmemiştik. ama isterseniz olabiliriz. ama tabi annemiz buna ne der bilemeyiz.


Efendim içinizde buz kristalleri olduğu söyleniyor. Bunu halkımızda gizliyecek misiniz?


bunda saklayacak bir şey yok. hem de milyonlarca bulunduruyoruz. isteyenlere mikroskopla verdiğimiz pozları gösterebiliriz. herbirimizin farklı bir model olduğunu fark edecekseniz.


Peki kristaller neden şekillidir?

kristaller şekillerini, erimiş maddelerin yavaşça soğumasından alırlar. bu sırada maddelerin atomları birbirlerine doğru yakınlaşır, derken kristal oluşur. bazıları genellikle açık renkli ve karmaşık geometrik hallere bürünür.

Kardanadamların da sizler gibi kristal yapıda olmalarını ister miydiniz?

harika bir fikir! madem işin içinde bizler varız, şekillerimiz elbette ki akla gelebilir. trigonal bir kafayı, monoklinik bir gövde ile düşünmeye başladım ama sanırım olmazdı. çocuklar buna pek anlam veremezlerdi, kendilerine yakın bulmazdı.

Bilim İnsanlarinin Çocukluğu-1: Gauss

Pazartesi, Mart 09, 2009
1 elemanlı yorum kümesi
Çocukların yaratıcı fikir geliştirmek konusunda pek başarılı oldukları hep söylenir. Konu matematik olsa bile, ellerinden gelini yapmaya devam ederler. Bilim insanlarının hayat hikayelerine çocukken başlarsak pek güzel öyküler yakalamak mümkün. İşte bunlardan birisi: Güvercin Yuvası İlkesi:


Ünlü Matematikçi Gauss, birgün babasıyla ormanda gezerken şöyle bir soru sorar:" Bu ormanda yaprak sayısı aynı olan iki ağacın olması için koşul söyleyebilir misin?" Baba bu ilginç soru karşısında düşünmeye başlarken küçük Gauss sorunun yanıtını kendi verir: "Eğer ormandaki yapraklı ağaç sayısı bu ormanın en çok yaprağı olan ağacın yaprak sayısından daha fazlaysa en az iki ağacın yaprak sayıları aynıdır. "Bu hikaye Newton'un "elma hikayesi" gibi bir efsane olabilir ama küçük Gauss'un karmaşık görünen yanıtının basit bir açıklaması vardır.

Güvercin beslediğinizi düşünün. Bunlar da yuvalarına girmiş olsunlar. Eğer güvercin sayısı, yuva sayısından fazlaysa mesela dört yuva ve beş güvercin varsa en az bir yuvada birden fazla güvercin olacaktır. Bu sebeple bu ilkeye güvercin yuvası ilkesi adı verilmiştir. [vs]

Güncel Matematik Sözlük Projesi (T-math)

Cumartesi, Mart 07, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde vakti zamanında girişilen bir projeden bahsediyoruz. Adı tdk sözlük değil, t-math.


T-Math projesi bir matematik öğretimi ve öğretmen eğitimi projesi olup, ilköğretim ve ortaöğretim öğretmenlerinin pedagojik matematik bilgilerini, bilgi ve becerilerini güncel teknoloji ve açık uçlu problem çözme uygulamaları ile geliştirilmesini ve bu konuda araştırma altyapısı oluşturmayı hedeflemektedir. [aha]

Proje kapsamında düşünülen matematik sözlüğünün özelliklerini merak edenlere açıklıyoruz:


Matematik terimlerini anlayamayan, zihninde canlandıramayan beyinlere biraz olsun açıklık getirmek, izah etmek. Evet evet, bunu yaparken günlük hayattan örnek bile vereceklerini söylüyorlar. (Tıpkı tdk'nın örnek cümleleri gibi) Bir de açıklanan terimleri hatırlatan diğer terimler yer alacakmış. Proje 2005-2006 yılları arasında sürmüş. Biz bu kadar bilgiye ulaşabildik.

Tamamlanabilmiş mi? Onu bile bilmiyoruz :)

Geometrik Kağıt Katlama Ustası Huffman

Perşembe, Mart 05, 2009
1 elemanlı yorum kümesi
Huffman'ın California Üniversitesi'nde dersler verdiği oluyor. Kağıt katlama konusunda harikalar yaratıyor, eserlerini şurada burada sergiliyor. Origami'nin nasıl olması gerektiğini sanatıyla anlatıyor.


David Huffman kağıtlarla pek karmaşık ve özgün yapılar oluşturmakta uzman olduğu kesin. Kendisi düz ve kavisli kıvrımlar yapmayı, cebir kadar seviyor. Üstelik matematiksel teknikler kullandığı oluyor.


Resimdeki eserinde sevgiyi değil, Ahmet Mete Işıkara'dan izin almadan depremi anlatıyor. Desende fazlasıyla dümdüz kıvrımlar görülüyor. Her kat için ayrı ayrı hesaplamalar yapıldığını itiraf ediyor.

Sevgi ve Aşk Üzerine Belirsizlik

Çarşamba, Mart 04, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Aşk Mektupları Servisi - İçinde fazlasıyla sarı bir hüzün, kırmızı bir sevgi barındıran bir yazı ile yeniden karşınızdayız. Yarenlerim! Okuma parçasını bitirdikten sonra, mutlu aşkların olmadığına, üstelik platonik aşklar kadar belirsizlik taşıyan başka kara sevdalar olduğuna inanacaksınız. Safsınız biraz, o yüzden. :)

Konuk yazar, Matematik Öğretmeni Harun Eşkar 'a teşekkürler!

Reel olmayan çok karmaşık bir yaşam sürüyorum. Artık teğet ilişkilerinin bir parçası olmak istemiyorum. Sınırları sonsuz ve bilinmeyenin, hiçliğe doğru gittiği bir dünyada yapayalnızım. Nerdesin?


Artık seni çözemiyorum. İlk tanıştığımız yıllardaki o en sade halini özledim. Ortada iki ifade var gibi gözükse de aslında ikisi de aynı ifade. Çift katlı otobüs misali uzun bir süredir bu seviyi kollarımda, omuzlarımda taşıyorum. Tepem attı artık kusura bakma. Benim sevgi sözlerimi hep yanlış anlıyor; bir artı bir eksi işaret atıyorsun. Aslında tüm bu sorunların çözümü bir ve tek: Oturup bu aşkın başlangıç noktasını, nerden nereye geldiğini konuşup, tüm olan bitenin bir resimini çizmeliyiz. Bizi ayıran ve her şeyin birden değişmesine sebep olan dönüm noktasını bulmalıyız. İlişkimizin içerisindeki ekstrem noktaları tartışmalıyız. Senin benden uzakta, orada inat edip duracağına, gel tüm bu yaşananları bu işin orijininde tartışalım.



"Hangi parayla evleneceğiz?" sorusunu dır-dır haline getirmekle kalmayıp pembe dizilerde olanlardan bahsediyorsun. Evet, başkalarında parabol olabilir. Bir işte sürekli çalışmıyor olabilirim. Seni ve aileni utandırmayacak onların kaldırabileceği sürekli bir işe girmek için adımlar atmıyor sanma! Ama sevgili sen de biliyorsun ki, aşk dizilerde anlatılanlardan çok farklı... Diziler eninde sonunda bir yalana yakınsıyorlar. Fakat ben hiç yalan söylemedim sana.


İsmail YK ‘dan daha yüksek sesle sesleniyorum sana, nerdesin? Gel ve bu aşkı içine düştüğü belirsizlikten kurtaralım. İstersen eskiden olduğu gibi tam gaz, bas gaza bu sevdayı yaşayalım.
İstersen sadeleşmiş hızlı bir çözümle; ayrılık ile çözelim bu belirsizliği. Ki bunun sonucunda emin ol beni sizin evin karşısındaki L’Hospital kliniğine yatırırlar.

Geometrik Radyo Show

Salı, Mart 03, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Radyo yayınlarına kulak verirken akla birdenbire geometri gelmesin mi? Sonrasında çalışır saksılar, başlar hemen başka başka tasarımlar! Bir zamazingo aşığı olarak bir kısmını yanımda, bir kısmını kulağımda taşımak niyetindeyim!



Aivan gibi isme sahip cetvel radyo ile frekansları ayarlamak sayı doğrusunda gezinmek gibi birşey! Ki zaten, sayı sayma takıntısı olanlar dijital olmayan radyolarda bunu hep yapıyorlardı. Neyse ki onlar da biraz olsun rahat edecekler. Hala anlamayanlar olur diye söylüyorum: Diyelim ki, show radyo 'nun frekansını tutturmak için ölçek boyutuna getirilsin! Tez vakitte kulakların pası, cetvelle silinsin.


Çatık kaşlı öğretmenlerimizin ellerinde dolaşıp duran cetvellerden eskisi gibi korkacak değiliz. Sıra dayaklarında sesini hep unutmak istediğimiz ölçekli çubuk, bu tasarım ile dönüyor.


Geometrik Radyo ise, Daniel Emma Tasarım stüdyosundan pek farklı bir radyo modeli. Origami kağıtlarından yapılmış gibi bir havası var.

Para Kazanmak ve Kuruşlarla Oynamak

Salı, Mart 03, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
"Para para para!" şeklinde söylenip duran Napolyon'un bile aklına gelmeyen bir yenilik ile sizlerleyiz. Para kazanmak kadar, hesap yapmakta kolay değil elbette. Cebimizle şarkı söylememizi kolaylaştıran bozukluklarla başka işlere de kalkışabiliriz! Biraz dört işlem, biraz hayal gücü akla gelebilir.


Çok basamaklı sayılarla işlem yapmak kadar hayal kurmak da zordur. Yeni Türk Lirasına geçmeden önce herkes gibi milyonlarca milyondan, sayısaldan çıkabilecek onlarca milyardan, milli piyangonun verdiği teselli trilyonlardan konuşup dururduk. Ama tabi, zamanla unutulup gitti. İşte Mega Kuruş Projesi'nin amacı, kuruşları akla getirip, bozukluklarla matematikli sorular sormak. Birazcıkta eğlenmek.

Megapenny Project 'ten esinlenerek yazılmış bir blog yazısıdır bu. Akıl dolu bir sayfa! Bu hafta da devreden Süper Loto size çıksa, hemen ne yapardınız derdine düşerdiniz! İşte biraz olsun farklı düşler kurmak için güzel bir fırsat! Kazandığınız ikramiyenin azıcık bir kısmını bozuk paralara dönüştürün, sonra başlasın büyük eğlence!

Dinozor Ailesi Bir Origami Hediyesi

Pazartesi, Mart 02, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Origamiden dinozor yapıp duran birileri olursa, bana haber verin demiştim konu komşuya. İşte anında cevap geldi. Hem de Japonya'daki kağıt katlama ustası Fumiaki Kawahata'dan. Geometrik şekil sevdalısı olduğunu anlatıp durdu. Bu hazırladığı eserleri de aslına uygun olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. Meraklılarına sağda solda gösterip, özelliklerini sıraladı, durdu.


Bu kardeş styracosaurus adında otobur bir dinozor. Neredeyse bir gergedan boyutlarındaymış, çok eskiden ABD dolaylarında hayvan sürüleriyle gezip tozarmış. Burnumuzun üzerindeki altı sivri uç gösteriş, yarışma ve savunma için kullanılıp dururmuş.


Diğer dinozor kardeşler origami dinosaurs sayfasında.

Sayın Kawahata'nın önerdiği kitap:



Çocuklar İçin Origami


Matematik Sembolleri / Formüllerine Bak!

Pazartesi, Mart 02, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
Matematik dersi ödevleri ve biraz da sunumları hazırlarken semboller hep akla gelsin. Bütün bunları yazabilmek için canımız çıksın. Bundan kurtulmak için math symbols sayfası burada dursun, içindeki png ve gif formatındaki resimlerle bidolu kolaylık sağlasın.

OpenOffice.org programı bizim için başka bir güzellik yapsın. Matematiksel formüller için yardımcı hazırlasın.

"Bir simgeyi Math yardımıyla bir kaç şekilde girebilirsiniz," desin.

  • Denklem düzenleyici içinde formülü tanımlayarak
  • Denklem editörü üzerine sağ tıklayıp içerik menüsünden karşılık gelen sembolü seçerek
  • Seçim araç çubuğundan uygun bir sembolü seçerek şeklinde açıklasın
Meğer dünyamız bu kadar kolay hale gelebilirmiş.

Matematik Hastalığı ve Tedavisi

Cumartesi, Şubat 21, 2009
2 elemanlı yorum kümesi
Matematik öğrenemiyorsanız dikkat! Matematiksel yöntemleri kavrayamayan öğrencilerin, elbetteki bu formüller yığınının gelecekte ne işlerine yarayacağını sorgulaması doğal değil mi? O halde asıl sorun, bu dersin nasıl sevdirileceğinde. Derslerinde öğrenme sorunları yaşayıp duran bir X sayısının yazdığı bir mektup. Hüzn-ü komik satırlar, cebirsel olmayan duygusal ifadeler, basit bir hastalık ve tedavisi...


Sevgili Doktor Online,

Beni hatırladınız mı? Bendeniz daha çiçeği burnunda matematik işlemlerinde yer alan x sayısıyım. Yolun başında olduğumu siz de farkına varmıştınız. Henüz matematikteki işlemlerin varlığına anlam verememişken, kendimi çarpmalar ve bölmeler arasında buldum.

Uf, hala mı hatırlamadınız? Hani bana, Dyscalculia tanısı koyduğunuz zaman yanımdakilerin, “Hani bana, hani bana?” sorularına maruz kalmış ve onlara durumu açıklamak zorunda kalmıştınız. İşte matematik öğrenme bozukluğu şeklinde Türkçe konuşmuştunuz. Onlar da şaşırıp kalmış, sahip oldukları Türkçe kelimelerine inanamamışlardı. Zaten yanımdakilerle çalışırken zorluk yaşıyordum, şimdi bunu öğrendikten sonra iyice üzerime geleceklerdi.

Siz de biliyorsunuz ki, birçoğunun sembolünü karıştırıp duruyordum. Birçok sembol arasında kendimi ıssız adam buluyordum. Üstelik ıssız bir adaya düşmek istemiyor, düşsem bile yanıma dört işlemden birini almak istemiyordum. Zaten alsam bile başıma geleceklerden habersizdim. Aklımdan basit işlemleri bile yapamıyordum. Doğru yolda gitsem bile yönümü bulamıyordum. Dahası, içinde sayı geçen öğrenmeler bana ıssız adalar kadar uzaktı.

Hastalık belirtileri olduğunu tahmin ettiğim bütün bunları, nefes almadan anlatmama rağmen bana test uyguladınız. Neyse ki, test sonuçları istediğim çıktı da, biraz olsun sizi inandırabildim.




Şimdi sizin önerdiğiniz matematik oyununu oynuyordum. Cebir ile ilgili boyadığım resimler, yaptığım çizimler hep yanımdaydı. Öncesinde yüksek sesle, “Yüksek yüksek tepelere” şarkısı yerine problem söylüyordum. Problemlerim hep günlük hayattan oluyordu. Hemen hepsi süslü püslü kağıtların üzerindeydi. En azından okuldaki sıkıcı öğretim metotlarından kurtulmuştum. Mutluydum. Hastalık tedavisi tüm süratle devam ediyordu.



Birkaç hafta sonra iyileşeceğimi düşünüyorum. Öğretmenlerim gibi zeka seviyemin düşük olmadığına inandığınız için de teşekkürler. Yine yanımda aynı sayılar olacaktır. Bu sefer onları şaşırtacağım!

Tedavi sırasında X'in Okuduğu Kitap:



Matematik Yaramazdır!



14 Şubat Sevgililer Günü ve Yüz Geometrisi

Çarşamba, Şubat 11, 2009
5 elemanlı yorum kümesi
14 Şubat Sevgililer Günü öncesine kadar, aşina olduğunuz bir sevgili yüzüne şöyle bir bakın. Bu yüzü bir gün değil, her gün hatırlamanızı sağlayan nedir? Elbette aklımıza anılar değil, biyometri gelecek. Biyometrik Sistemler öncesine kadar tıptaki istatistiksel ve matematiksel yöntemlerin açıklanması için sıklıkla kullanılıyordu. Ama tabi, şimdilerde bu terim, insanın biyolojik farklılıklarını kullanarak, kimlik tanıma sistemleri için de kullanılmaktadır. Biyolojik farklılıklar olarak: parmak izi, yüz, el yazısı, DNA ve ses örnek verilebilir.

Masal bu ya, Külkedisi saat tam da on iki de aklı başına gelmiş, evde olması gerektiğini hatırlamış. “Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından ama, Külkedisi bir an bile durmadan koşup durmuş, Hülya Koçyiğit gibi oradan uzaklaşmış. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş. İşte o ayakkabının diğer teki sarayın merdivenlerinde buluvermişler. Sonra da bu ayakkabı sayesinde prensese ulaşılmış.

Gördüğünüz gibi prensin yüz geometrisinden haberi bile yokmuş. (Gerçi prensin 14 Şubat'tan da haberi olduğundan emin değilim.) Boş yere ayakkabıyı bir sürü ayakta deneyerek, pis ayakların kokusuna maruz kalmış. Güzel prenseslerin diğer insanlardan yüz geometrileriyle farklılık gösterir, elbette. Yüz geometrisi sayesinde prenses burunları, dudakları ve gözleri; sadece güzelliğin kimliğini doğruluyor.


Yüzümüz, tek yumurta ikizleri hariç her prenseste farklı özellikler gösterir ve bu yüzden ayırt edici bir özellik olarak şurada, burada ve otomasyonda kullanılabilir. Ama tabi, yüz tanıma, parmak izi tanımadan pek zor işlemleri gerektiren bir teknolojidir. Her ne kadar çeşitli araştırmalarla belli bir noktaya gelinse de, insan beyninin ulaştığı seviyelerin çok gerisinde kalındığı tüm bilim adamları tarafından kabul edilmektedir.

Bu arada günler geçtikçe daha fazla insan, yüz geometrisinin tasarlanmasına ve azıcık da düzeltilmesine giderek daha çok para ve biraz da zaman harcıyor. Estetik ameliyatı olma baskısı, moda, sağlık ve magazin sayfalarının dayattıkları, tv’de karşımıza çıkan şovlar ve pespembe dizilerle pekiştiriliyor.

Baştan anlaşalım, estetik cerrahide burun ameliyatları pek zor müdahaleler olarak kabul etmeliyiz. Cerrah dediğin bu konuda, biraz teknik açıdan deneyimli biraz da sanatsal açıdan yetenekli olmalı. Burun estetiği uygulamaları kişiye özel biçimlendirilmelidir. Yüz geometrisinin kişisel olması gerekir, evet.

Yazının sonunda sizin veya sevgilinizin yüzünü resimdeki gibi değiştirme fırsatı sunuyoruz. Aynada gördüğünüz geometriden sıkılanlara, yearbook!

(*)

Obama Beyaz Saray'daki Parabol Tavanda

Çarşamba, Ocak 21, 2009
1 elemanlı yorum kümesi
Obama Sayıbama, başkentteki törende yemin ederek bir anda kendisini Omerika Birleşik Kümeleri'nin 44. başkanı olarak buldu. Bir milyondan fazla kişiyle tarihinin en kalabalık yemin töreni gerçekleşti. "Korku yerine sayıları tercih ettiklerini" söyledi, ekonomik krizle ilgili sayısal veriler de bulundu, sırf dünya barışı için hayatlarını kaybeden masum sayılarla ilgili bilgi verme gereği duymadı.

Yemin töreni sonrasında aynı konuşmaları, bir kez de Beyaz Saray'ın içerisinde tekrarlamak zorunda hisseden Sayıbama, bunun nedenini uzun uzun anlatmaya başladı. Beyaz Saray'da pek kimselerin bilmediği gizli saklı bir dinleme düzeninden bahsetti.



Bütün bunlar anlatılırken ve basın mensupları uyumak üzereyken sarayın salonuna gelinmişti. Belirli noktalardan, salonun öbür ucundaki fısır fısır konuşmaların duyulabileceğini; aradaki sayıların hiçbirşey duyamadığını ve onların gürültüsünün, salonun öbür ucundan duyulabilen sesi engellemediğini fark etmemiz istendi. Bulunduğumuz yer, parabol biçimli yansıtıcı tavanın tam odağındaydı. Böylece biz gazeteciler, bir başka odağın yakınında bulunan meclis üyelerinin özel konuşmalarını gizlice dinleyebiliyorduk.


Sayıbama tekrar konuşmasına başladı. Biz de saklanıp aramızda konuşmak isterdik ama tabi, bunların hiç biri olmadı.



(Bkz: Yaşayan Matematik sf.21)



Geometrik Şekillerden Müzik Aletleri

Pazartesi, Ocak 19, 2009
3 elemanlı yorum kümesi
Enstrüman yapımcıları, geometrik cisimlerin hareket ettirilmesiyle ses üreten bir sintisayzır geliştirdi.

Geometrik şekiller, eskiden beri müziğin içerisindeydi. Kare şeklindeki gitarlar, dikdörtgen haldeki orglar, daireler ile çevrili defler...Böylesine soyut kavramları somut hale getirip, üstüne şarkı söylemek, melodiler üretmek, üstelik alkış filan almak kolay iş değil. En az geometri derslerindeki formülleri ezberlemek kadar zor biliyorum. Ama tabi, gördüklerimiz, duyduklarımız ve hissettiklerimizle öğrenmek isteyen biz aylakları düşünen kimseler de var. İşte en yeni sintisayzır...




Reactable, masa büyüklüğünde, mavi parlayan, dairevi bir cam levha. Bir müzisyen, oyun planını andıran yüzeyin üzerine eğilmiş, küçük nesneleri hareket ettiriyor: Dörtgenler, diskler, zarlar... Nesnelerin arasında elektronik vuruşların ritmine uygun olarak parlak şimşekler çakıyor, dalgalar kabarıyor, eşmerkezli desenler beliriyor.


Klasik sintisayzırlarda her çıkış dalgası tuşa basılarak oluşturulurken, ReacTable'de daha bu aşamada bile karmaşık bir süreç işliyor: Masanın altındaki bir kamera saydam diskin üzerindeki her hareketi kaydediyor ve bu bilgileri ses üreten yazılıma aktarıyor. Diskin üzerindeki her nesne ses üretiminde farklı bir işlev üstleniyor. Kamera basık bir dikdörtgenin varlığını kaydedince yazılım bir sesle tepki veriyor örneğin. Dikdörtgenin çevrilmesi frekansı, dolayısıyla ses frekansını değiştiriyor. Köşeleri yuvarlatılmış nesneler ses filtresi işlevi görüyor, küpler de çevrildiğinde değişen ritimler oluşturuyor.

Cam yüzeyde ne kadar fazla sayıda obje hareket ettirilirse, ses yapısı o denli karmaşıklaşıyor. Masanın altına yerleştirilen bir projektör sintisayzır yazılımının ürettiği ve değiştirdiği ses dalgalarını tekrar diske yansıtıyor. Müzisyenler bu sayede kontrollü ses üretebiliyor, zira hangi nesnelerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğunu ancak bu şekilde anlayabiliyorlar. [kaynak: geo türkiye via]

Doğum Günü'nde Karakter Matematiği

Salı, Ocak 13, 2009
0 elemanlı yorum kümesi
AylakAbaküs.com yeni yılını kutluyor! 2 yaşında olduğumuza göre, şöyle bir kendimize bakıp, karakter tahlili yapmalıyız. Hiç gereği yokken böyle bir işe kalkıştık, kendimize sunduğumuz basit bir hediye olduğunu kabullendik. İnsanın pin kodundan ilham aldık.




[aha] Bundan böyle tanışma aşamasında, sadece “Acaba başak mı, ikiz mi; yoksa ben yükselini mi düşünmeliyim?” gibi sorulara maruz kalmayın. Zaten bunu öğrenmek basit bir geyik muhabbetinden öteye gitmiyor. Halbuki küçük bir hesap makinesiyle hem karşınızdaki rahatlar, hem de anlamsız cümlelerden yorulan zihniniz.

Doğum gününe bakarak karakter tahlil etme fikri, bir nüfus memuruna nasip olmamış. Douglas Forbes en az bizim memurlarımız kadar bidolu kütük (20bin) incelemiş. Tabi sonra, tahminlerini doğrulamak için test etmek gereği duymuş. Nihayetinde doğum tarihi sayesinde karakterinizin ortaya çıkabileceğini duyurmuş, sevinçle.

Ayın kaçında doğdunuz bakalım? Önemli çünkü, bu sayı sizin karakter sayınız oluyor. Mesela ayın 7 inde doğduysanız siz 7 insanısınız. Ya da ayın 15 ünde doğduysanız 1+5=6 insanı oluyorsunuz.

İşte bizim sonuçlarımız:


  • 2 Numara:

  • Özenli

  • Sessiz

  • Gözlemci

  • Soğuk ama etkileyici

  • Utangac

  • Kararlı

  • Sakin

  • Sosyal

  • Değişken

Sitenin yazarı

Erdinç Korkmaz